AKINCI
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi sendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kaafilelerle...
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan.
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.
Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat arsa kanatlandık o hızla...
Cennette bugün gülleri açmış görürüz de
Hala o kızıl hatıra titre gözümüzde!
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi sendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
ÖZLEYEN
Gonlumle oturdum da huzunlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz gunleri nerde!
Daglar agarirken konusmustuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin agaran daglari nerde!
Aksam, gunes artik deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalniz gezinenler koye indi
Ben kaldim, uzaklarda gunun sesleri dindi,
Gonlumle, hayalet gibi, ben kaldim o yerde.
RİNDLERİN AKŞAMI
Donulmez aksamin ufkundayiz, vakit cok gec;
Bu son fasildir ey omrum, nasil gecersen gec.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz oyle bir teselliyle.
Genis kanatlari boslukta simsiyah acilan
Ve arkasindan gunes dogmiyan buyuk kapidan
Gecince basliycak bitmeyen sukunlu gece.
Gruba karsi bu son bahcelerde, keyfince,
Ya sevk icinde harab ol, ya ask icinde gonul.
Ya lale acmalidir gogsumuzde yahut gul.
SESSİZ GEMİ
Artik demir almak gunu gelmisse zamandan
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hic yolcusu yokmus gibi sessizce alir yol;
Sallanmaz o kalkista ne mendil, ne de bir kol.
Rihtimda kalanlar bu seyahetten elemli,
Gunlerce siyah ufka bakar gozleri nemli,
Bicare gonuller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranli hayatin ne de son matemidir bu.
Dunyada sevilmis ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer donmeyecekler.
Bir cok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir cok seneler gecti; donen yok seferinden.
VUSLAT
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Omrun butun ikbalini vuslatta duyanlar,
Gormezler ufuklarda, safak soktugu ani...
Gordukleri ru'ya ezeli bahcedir aska;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgari baska.
Gul solmayi; mehtab, azalip gitmeyi bilmez...
Gok kubbesi her lahza, butun gozlere mavi...
Zenginler o cennette fakirlerle musavi;
Sevdalari hulyali havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler.
Bir ruh, o derin bahcede bir defa yasarsa
Boynunda O'nun kollari, koynunda O varsa,
Dalmissa O'nun saclarinin rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.
Yildizlari, boydan boya dogmus gibi, varlik
Bir mucize halinde o gozlerdendir artik.
Kanmaz, en uzun buseye, optukce susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.
Insan ne yaratmissa yaratmistir o tuzdan...
Bir sir gibidir azcok ilah oldugumuzdan.
Onlar ki bu guller tutusan bahcededirler.
Bir gun nereden hangi tesadufle gelirler?
Ask, onlari sevkettigi gunlerde, kaderden
Ruzgar gibi bir sevk alir, olduklari yerden.
Geldikleri yol, omrun isiktan yoludur o!
Alemde bir aksam ne semavi kosudur o!
Dort atli o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmis iki ruh ufku gorurler daha engin,
Simalari her lahza parildar bu zeferle;
Gok, her tarafindan, donanir mes'alerle!
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlikta butun zevki o cennette duyanlar
Dunyayi unutmus bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti calar da-
Bir an uyanirlarsa leziz uykulardan,
Bastanbasa, heryer kesilir kapkara, zindan...
Bir faciadir boyle bir alemde uyanmak...
Gunden gune, hicranla bunalmis gibi, yanmak...
Ey tali! Olumden ne beterdir bu karanlik!
Ey ask! O gonuller sana maloldular artik!
Ey vuslat! O asiklari efsuna ramet!
Ey tatli ve ulvi gece! Yillarca devam et!